Medeni Usül Hukuku

ALTSOY VE ÜSTSOY, KARDEŞLER, EŞLER, KAYINBABA, KAYNANA İLE GELİN VE DAMAT ARASINDAKİ İŞLEMLER SENEDE BAĞLANMIŞ İSE SENEDE KARŞI OLAN HER TÜRLÜ İDDİANIN HMK 201. MADDESİ UYARINCA YAZILI DELİLLE İSPAT EDİLMESİ GEREKİR.

ALTSOY VE ÜSTSOY, KARDEŞLER, EŞLER, KAYINBABA, KAYNANA İLE GELİN VE DAMAT ARASINDAKİ İŞLEMLER SENEDE BAĞLANMIŞ İSE SENEDE KARŞI OLAN HER TÜRLÜ İDDİANIN HMK 201. MADDESİ UYARINCA YAZILI DELİLLE İSPAT EDİLMESİ GEREKİR.

İzmir BAM, 17. HD. T. 8.4.2025 E. 2021/1634 K. 2025/722

“Her ne kadar davacı vekili tarafından bu husus istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de HMK 203/1 maddesi ile senetle ispat zorunluluğunun istisnaları belirtilmiş olup, ancak işlem senede bağlanmış ise HMK 201 maddesi uyarınca senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ispat yükümlülüğünün yine senetle yapılması gerekir. Tanıkla ispat mümkün değildir. Bu durumda davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.”

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkili aleyhine İzmir 15. İcra Dairesi'nin 2017/4978 sayılı takip dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin icra takibinin dayanağı 31/03/2017 tarihli ve 200.000,00 TL bedelli senede ilişkin herhangi bir borcu bulunmadığını, davalının, müvekkilinin damadı olduğunu, taraflar arasında taşınmaz devrine ilişkin bir anlaşma mevcut olduğunu, anlaşmaya göre taşınmaz devrine kadar müvekkili tarafından boş olarak takibe konu senedin verildiğini, senet verildikten sonra 2016 yılının Temmuz ayında taşınmazın müvekkili tarafından davalıya devredildiğini, tapu kayıtları celp edildiğinde bu durumun anlaşılacağını beyan ederek, davanın kabulü ile müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile % 20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz satışının, icra takibinin dayanağı olan bonodan doğan alacağa ilişkin hiç bir bağlantısının bulunmadığını, taraflar arasında bu konuda bonodaki alacağa ilişkin yapılmış herhangi bir yazılı ya da sözlü sözleşmenin de olmadığını, bononun taraflar arasındaki sebepten soyut bir belge olup, kayıtsız şartsız bir alacağı ihtiva ettiğini, yazılı ve kesin delil mahiyetinde olduğunu, bu yüzden takibe konu bonodaki alacağın kaydi olarak verildiğinin ispatının borçluya ait olduğunu, davacının borcun ödendiğine dair bir delilinin de olmadığını, davacı-borçlunun bu iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı-borçlunun davasını yazılı ve kesin delillerle kanıtlaması gerektiğini beyan ile davanın reddine, davacı-borçlu tarafın kötü niyetle hareket etmiş olması sebebiyle, davacı-borçlu taraf aleyhine %20 den az olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:

Mahkemece "...Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; davacının davaya konu bono nedeniyle davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplandığı tespit edilmiştir.

Mahkememiz 05/07/2018 tarih 2017/1028 E. 2018/744 K.sayılı kararı ile davanın reddine dair karar verilmiş, davacı vekilinin kararın istinaf yoluyla incelenmesinin istenilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi ' nin 21/01/2021 tarih 2018/2568 E. 2021/106 K.sayılı ilamı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulüne karar verilerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiş, kaldırma kararı sonrası mahkememizce yargılamaya 2021/196 Esas üzerinden devam olunmuştur.

Mahkememizce İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi ' nin 21/01/2021 tarih 2018/2568 E. 2021/106 K.sayılı kaldırma kararı sonrasında davacı vekiline; davalı tarafa yemin teklif edip etmeyeceklerinin, yemin teklif edecekler ise yemin metnini mahkememize sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmiş, süresi içerisinde davacı vekilince sunulan yemin metnini içeren dilekçe davalıya 11/05/2021 tarihinde tebliğ edilmiş, Mahkememiz 03/06/2021 tarihli celsesinde hazır bulunan davalı ...' a "İzmir 15. İcra Müdürlüğü’nün 2017/4978 sayılı icra dosyasına konu edilen 31.03.2017 vade tarihli 200.000-TL bedelli senedin, ... ili, ... İlçesi, ... ada, ... parsel 5 numaralı bağımsız bölümün tarafına devri için düzenlenmediğine, ... ili, ... İlçesi, ... ada, ... parsel 5 numaralı bağımsız bölüm takip konusu senede karşılık olarak tarafına devredilmediğine ilişkin yemin edeceği açıklanmış, yemin verdirilmiş, davalı yemin beyanında; " İzmir 15. İcra Müdürlüğü’nün 2017/4978 sayılı icra dosyasına konu edilen 31.03.2017 vade tarihli 200.000-TL bedelli senedin, ... ili, ... İlçesi, ... ada, 10 parsel 5 numaralı bağımsız bölümün tarafıma devri için düzenlenmediğine, ... ili, ... İlçesi, ... ada, ... parsel 5 numaralı bağımsız bölüm takip konusu senede karşılık olarak tarafıma devredilmediğine ilişkin namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum " beyanında bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;

Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller, İstinaf Kaldırma Kararı ve tüm dosya kapsamına göre;

Dava, bononun bedelsiz kaldığına ilişkin menfi tespit davasıdır.

Davacı taraf İzmir 15.İcra Dairesi'nin 2017/4978 esas sayılı icra takibine konu bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.

Davalı vekili ise; bononun kambiyo evrakı niteliğinde olması sebebiyle ispat külfetinin davacı- borçluda olduğunu beyan ile davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Uyuşmazlık, davacının takibe konu bono nedeniyle davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Menfi tespit istemine konu kambiyo senedi, 31.03.2017 ödeme tarihli, 18/03/2016 keşide tarihli, 200.000.00- TL bedelli, keşidecisi davacı, lehtarı ise davalı olan ve malen kaydını içeren bonodur.
Davalı ... tarafından, davacı ... aleyhine davaya konu İzmir 15.İcra Dairesi'nin 2017/4978 esas sayılı icra dosyası ile 20/04/2017 tarihinde 200.000.00- TL asıl alacak ile 986.30- TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 200.986.30-TL üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, takibin halen derdest olduğu anlaşılmıştır.

Kambiyo senetleri taraflar arasındaki temel ilişkiden bağımsız olup, senet borçlusu tarafından senedin gerçek bir borç ilişkisini göstermediği, senede karşı senetle ispat kuralı çerçevesinde, aynı kuvvet ve nitelikteki delillerle kanıtlanmalıdır.

Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat etmekle yükümlüdür.

6100 Sayılı HMK nun 201. maddesinde senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin 2.500,00 TL den az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamayacağı hususu düzenlenmiştir. Konu ile ilgili olarak HMK nın 203. maddesinde senet ile ispat zorunluluğunun istisnaları sayılmıştır.

Anılan maddede;

"a) Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.
b) İşin niteliğine ve tarafların durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler.
c) Yangın, deniz kazası, deprem gibi senet alınmasında imkânsızlık veya olağanüstü güçlük bulunan hâllerde yapılan işlemler.
ç) Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları.
d) Hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa iddiaları.
e) Bir senedin sahibi elinde beklenmeyen bir olay veya zorlayıcı bir nedenle yahut" şeklinde düzenleme mevcuttur.

Eldeki davaya konu icra takibi, kambiyo senetlerinden bonoya dayalı olup, davanın tarafları arasında kayınbaba-damat ilişkisi mevcuttur. İlk bakışta HMK nun 203. maddesine göre dava konusu olayda tanık dinlenmesi mümkün görülmekte ise de; bu madde, yakın hısımlar arasında senet düzenlenmesinin veya yazılı bir belge düzenlenmesinin mümkün olmadığı durumlar için kanun koyucu tarafından öngörülmüştür. Bu sebeple yakın hısımlar arasında kambiyo senedi ilişkisi kurulduğunda, senede karşı olan her türlü iddiaların HMK nun 201. maddesi uyarınca yazılı delille ispat edilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, davacı tarafın tanık dinletme talebinin reddine karar verilmiştir.

Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı borçlu olmadığını senede karşı senetle ispat kuralı çerçevesinde, sadece yazılı delil ile kanıtlanmak zorunda bulunduğundan, mahkememize davacı yanca bu yönde yazılı bir delil sunulmadığından, davacı tarafça dava dilekçesinde yemin deliline dayanıldığından, davacı tarafa , davalıya yemin teklif hakkı hatırlatılmış, davacı mahkememize yemin metnini sunmuş, davalıya " İzmir 15. İcra Müdürlüğü’nün 2017/4978 sayılı icra dosyasına konu edilen 31.03.2017 vade tarihli 200.000-TL bedelli senedin, ... ili, ... İlçesi, ... ada, ... parsel 5 numaralı bağımsız bölümün tarafına devri için düzenlenmediğine, ... ili, ... İlçesi, ... ada, ... parsel 5 numaralı bağımsız bölüm takip konusu senede karşılık olarak tarafına devredilmediğine ilişkin" yemin teklif edilmiş, davalı duruşmaya gelerek yemini eda etmiştir.

Tüm bu bilgiler ışığında; davacı tarafça yazılı delille ve kesin delillerle ispatlanmayan davanın reddine, davacının kötüniyetli olduğu ispatlanmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçe ile "davanın reddine, Davalının kötü niyet tazminatı talebinin şartlar oluşmadığından reddine," karar verilmiştir.

İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme kararının hatalı ve eksik inceleme ile tesis edilmiş olup istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerektiğini, yerel mahkemece yapılan yargılama sürecinde delil listesinde bildirdikleri ve toplanmasını talep ettikleri deliller toplanmadan eksik inceleme ile hatalı hüküm tesis edildiğini, dava dilekçelerin de izah ettikleri üzere yargılaması yapılan işbu dava konusunun davalı yan tarafından icra takibine konu edilen 200.000,00-TL bedelli senet dolayısıyla müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti davası olduğunu, müvekkili ...’ın icra dosyasına dayanak senete ilişkin herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı müvekkili ...’ın davalı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı müvekkili ile davalı arasında bir ticari ilişki mevcut olmadığını, davalı müvekkilinin damadı olup taraflar arasında taşınmaz devrine ilişkin bir anlaşma mevcut olduğunu, söz konusu senedin tanzim edildiği tarihte müvekkili tarafından damadı olan davalıya ... ili, ... ilçesi, ... ada, ... parsel, 5 nolu bağımsız bölümde kayıtlı bulunan taşınmazın devri için anlaştıklarını, taraflar arasındaki anlaşmaya göre taşınmaz devrine kadar müvekkili tarafından boş olarak takibe konu senet verildiğini, senedin verildikten sonra 2016 yılının Temmuzda belirtilen taşınmazın müvekkili tarafından davalıya devredildiğini, söz konusu devre ilişkin tapu kayıtları celp edildiği takdirde bu durum açıklığa kavuşacağını, taraflar arasında bunun dışında bir ticari- hukuki ilişki bulunmadığını, müvekkili tarafından senet tanzim edildikten sonra Temmuz ayında taşınmaz devredildiğini, ancak davalının damadı olması dolayısıyla senedi geri almadığını, davalı yan hem taşınmazı üzerine almış, hem de haksız ve kötüniyetli olarak alacağı olmadığı halde müvekkili tarafından taşınmaz devri için verilen senedi sonradan doldurarak 200.000,00-TL bedelli olarak icra takibine konu ettiğini, yerel mahkemenin vermiş olduğu kararı ile “senede karşı senetle ispat kuralı” uyarınca tanık dinletme taleplerinin reddine ve davanın yazılı delille ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine hatalı olarak karar verdiğini,istinaf incelemesi talep ettikleri işbu dosyada tarafların kayınbaba ve damat olduğunu, dolayısıyla senede karşı senetle ispat kuralının istisnaları arasında kayınbaba ve damat arasındaki işlemlerde senede karşı tanık deliline dayanılabileceğini, yerel mahkeme kararında tarafların hısımlığını dikkate almadığını ve tanık dinletme taleplerini kabul etmeyerek hatalı hüküm kurduğunu, ayrıca taraflar arasında taşınmaz devrine ilişkin bir anlaşmanın mevcut olduğunu, senedin taşınmaz devrine istinaden düzenlendiğini, ... ili, ... ilçesi, ... ada, ... parsel, 5 nolu bağımsız bölümde kayıtlı bulunan taşınmazın, davalı yana devredilmesine rağmen senedin davalı yan tarafından geri verilmediği ısrarla belirtilmiş ise de yerel mahkeme tarafından tapu kayıtları dahi incelenmediğini, tapu kayıtlarının celp edilse idi müvekkili tarafından davalı yana taşınmazın devredildiği de sübuta ereceğini, ayrıca icra takibine konu edilen senet üzerinde malen ibaresi bulunduğunu, davalı ile müvekkili arasında akrabalık ilişkisi dışında bir ticari ilişki bulunmadığını, müvekkilinin dava konusu senede istinaden davalı yandan herhangi bir mal almadığını, davalı yanın alacaklı olduğunu ve takip konusu senede istinaden hangi malların müvekkiline verildiğini ispatlaması gerektiğini, bu husus da yerel mahkeme tarafından hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, yerel mahkeme kararında her ne kadar davalı tarafın yerel mahkeme nezinde yemin etmiş olmasını da davanın reddi kararına gerekçe olarak almış ise de kötüniyetli olarak icra takibi başlatan davalının, kendisini sorumluluk altına alacak şekilde, samimi olarak yemin etmesinin hayatın olağan akışına uygun olmayacağını, hal böyle olunca davalı tarafından sunulan yemin beyanının samimi olmadığından ve gerçeği yansıtmadığından kabulünün mümkün olmadığını, yerel mahkeme tarafından deliller toplanmadan ve gerekli incelemeler yapılmadan hüküm tesis edildiği için hatalı olarak davanın reddine karar verilmiş olup istinaf incelemesi neticesinde yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, öncelikli olarak tarafımızca tehiri icra talepli istinaf dilekçesi sunulduğuna ilişkin derkenarın hazırlanarak taraflarına verilmesini,
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin verdiği 2021/196 E. – 2021/482 K. sayılı dosyasından verilen davanın reddi kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, dava konusu bononun bedelsiz olduğu iddiasına dayalı olarak açılmış menfi tespit davasıdır.

6100 Sayılı HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar res'en gözetilerek ve yine HMK 357/1.maddesindeki, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar istinaf incelemesi sırasında dinlenemez ve yeni delillere dayanılamaz hükmü çerçevesinde yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde "Davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin şartlar oluşmadığından reddine" karar verilmiştir.

İş bu karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde 2017/1028 Esas - 2018/744 Karar ve 05/07/2018 tarihli karar ile davanın reddine karar verildiği, iş bu kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Dairemizin 2018/2568 Esas - 2021/106 Karar ve 21/01/2021 tarihli karar ile "...Dava, bononun bedelsiz kaldığı iddiasına dayalı menfi tespite ilişkindir.

Davacı taraf, İzmir 15.İcra Dairesi'nin 2017/4978 esas sayılı icra takibinin dayanağı bononun, taşınmaz devri için davalıya verildiğini,taşınmaz devrinin gerçekleştiğini,bononun bedelsiz kaldığını,bu nedenle davalıya borçlu olmadığının tespitini istemiştir.

Davalı taraf ise; bononun kambiyo evrakı niteliğinde olması sebebiyle ispat külfetinin davacı- borçluda olduğunu beyan ile davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Davalı ... tarafından, davacı ... aleyhine davaya konu İzmir 15.İcra Dairesi'nin 2017/4978 esas sayılı icra dosyası ile 20/04/2017 tarihinde 200.000.00- TL asıl alacak ile 986.30- TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 200.986.30-TL üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.

Mahkemece,kambiyo senetleri taraflar arasındaki temel ilişkiden bağımsız olup, senet borçlusu tarafından senedin gerçek bir borç ilişkisini göstermediği, senede karşı senetle ispat kuralı çerçevesinde, aynı kuvvet ve nitelikteki delillerle kanıtlanması gerektiği, eldeki davaya konu icra takibinin, bonoya dayalı olup, davanın tarafları arasında kayınbaba-damat ilişkisi mevcut olduğundan; ilk bakışta HMK nun 203. maddesine göre dava konusu olayda tanık dinlenmesi mümkün görülmekte ise de; bu madde, yakın hısımlar arasında senet düzenlenmesinin veya yazılı bir belge düzenlenmesinin mümkün olmadığı durumlar için kanun koyucu tarafından öngörülmüş olup,bu sebeple yakın hısımlar arasında kambiyo senedi ilişkisi kurulduğunda, senede karşı olan her türlü iddiaların HMK nun 201. maddesi uyarınca yazılı delille ispat edilmesi gerektiğinden,bu bağlamda, davacı tarafın tanık dinletme talebinin reddine karar verilerek,davacının borçlu olmadığını senede karşı senetle ispat kuralı çerçevesinde, sadece yazılı delil ile kanıtlanmak zorunda bulunduğundan,davacı yanca bu yönde yazılı bir delil sunulmadığından, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

Ancak, dosyadaki delillerle iddiasını ispatlayamayan davacı taraf, delil listesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olduğundan; yerel mahkemece, davacı tarafa,dava konusu senedin taşınmaz devri için düzenlenip düzenlenmediği, taşınmazın davalı tarafa devredilip devredilmediği ve bu nedenlerle senedin bedelsiz kalıp kalmadığı konusunda yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." şeklindeki gerekçe ile mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

Davacı tarafça davaya konu senedin bedelsiz olduğu iddia etmiş olup davalı tarafça da bu iddia kabul edilmemiştir. Bu nedenle senedin bedelsiz olduğu yönündeki iddianın davacı tarafça ispatlanması gerekmektedir. Davacı tarafça iş bu davada akrabalık bağı nedeniyle tanık dinletme isteminin ilk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde reddine karar verilmiştir. Her ne kadar davacı vekili tarafından bu husus istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de HMK 203/1 maddesi ile senetle ispat zorunluluğunun istisnaları belirtilmiş olup, ancak işlem senede bağlanmış ise HMK 201 maddesi uyarınca senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ispat yükümlülüğünün yine senetle yapılması gerekir. Tanıkla ispat mümkün değildir. Bu durumda davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.

Dairemizin yukarıda belirtilen önceki kararı uyarınca davacı tarafça davalıya teklif edilen yeminin davalı tarafından eda edilmiş olması karşısında, dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; göre davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatiyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:

Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 03/06/2021 tarih, 2021/196 Esas ve 2021/482 Karar sayılı kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK'nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,

İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 615,40 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 59,30 TL'nin mahsubu ile bakiye kalan 556,10 TL'nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,

Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,

İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,

Dair, dosya üzerinde HMK'nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK'nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 08/04/2025

AV. ARB. Seher ÇINGIL, LL.M.

Hakkımızda

Avukat Seher ÇINGIL, düzenli olarak mevzuat değişikliklerini takip ederek, güncel ve hukuki konularla ilgili yayınladığı eserlerle çalışmalarına devam etmektedir. Bu sayede müvekkillere sunulan hizmetin verimliliği artmakta ve dinamik bir iş disiplini ile en hızlı ve güvenilir hukuki hizmet sağlamaktadır.

İletişim

Konacık Mah. Kazım Karabekir Cad. No:24 D:A-3 Bodrum, Muğla