Yargıtay Kararları

SÖZLEŞMEDE AKSİ KARARLAŞTIRILMAMIŞ İSE YAPI RUHSATI ALMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ ARSA SAHİBİNDEDİR. ANCAK YÜKLENİCİ, ARSA SAHİBİNE, BİR AN ÖNCE RUHSATI ALMASI AKSİ HALDE İNŞAATA DEVAM EDEMEYECEĞİNİ YAZILI BİLDİRMELİDİR. AKSİ HALDE ÖZEN VE İHBAR YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ YERİNE G

SÖZLEŞMEDE AKSİ KARARLAŞTIRILMAMIŞ İSE YAPI RUHSATI ALMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ ARSA SAHİBİNDEDİR. ANCAK YÜKLENİCİ, ARSA SAHİBİNE, BİR AN ÖNCE RUHSATI ALMASI AKSİ HALDE İNŞAATA DEVAM EDEMEYECEĞİNİ YAZILI BİLDİRMELİDİR. AKSİ HALDE ÖZEN VE İHBAR YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ YERİNE G

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E. 2022/2881 K. 2023/2678 T. 12.9.2023

"Yapı ruhsatı alma yükümlülüğü iş sahibine ait ise de yüklenicinin basiretli bir tacir gibi davranması ve eser sözleşmesindeki özen ve ihbar yükümlülüğü gereğince iş sahibinin bir an önce yapı ruhsatını alması, aksi halde yapı ruhsatı olmadan inşaata devam edemeyeceğini iş sahibine ihbar etmesi gerekmektedir. Karşı davacı yüklenici yapı ruhsatının alınmasını iş sahibinden istediğini ile sürmekte ise de bunu yazılı bir delil ile ispatlayamamıştır. Bu durumda, özen ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeyen yüklenicinin sözleşmenin iş sahibi tarafından eylemli olarak feshinde kusurlu olduğunun kabulü gerekir."

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/425 E., 2022/579 K.

HÜKÜM/KARAR : Onanmasın

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2018/258 E., 2021/678 K.

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacı-karşı davada davalı vekili, taraflar arasında Bolu ili, ... ilçesi, 112 ada, 8 parsel üzerinde bulunan ... Termal Tatil Köyü'nün D ve E blok kaba inşaatlarının yapımı için sözlü eser sözleşmesi kurulduğunu, banka kanalıyla toplamda 104.000,00 TL iş avansı gönderildiğini, ayrıca 7.417,00 elden makbuz karşılığı ve 4 adet 25.000,00 TL bedelli bono verildiğini, davalı şirketçe anılan işin temel alt betonlarının atıldığını, davalının kalan işi yapmayarak şantiyeyi terk ettiğini, işin yapımı için dava dışı başka bir yüklenici ile anlaşmaya vardıklarını, inşaatın devam ettiğini, bu nedenlerle 4 adet 100.000,00 TL bono nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine ve belirsiz alacak olarak fazla ödenen 1.000,00 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP ve KARŞI DAVA

Asıl davada davalı-karşı davada davacı vekili, davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının kusurlu olarak sözleşmeyi feshettiğini, davalının 270.000,00 TL masraf yaptığını belirterek, davalının mahrum kaldığı kâr ile zararının tespit edilerek, şimdilik 1.000,00 TL belirsiz alacaklarının davacı karşı davalıdan alınarak taraflarında verilmesini, toplam alacağın üzerinden %20'den az olmamak kaydıyla tazminata mahkum edilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının çalıştığı kabul edilen 15/10/2015 ile 21/12/2015 tarihleri arasındaki döneme ilişkin, masrafların toplamı 186.975,91 TL olarak belirlenmiş müteahhit kârı ile birlikte bu miktar 205.673,50 TL olarak hesaplanmış olup, yapılan ödemeler ve verilen bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebinin yerinde olmadığı, ödenen bu bedellerin yapılan iş karşılığı ödendiği tespit edildiğinden davanın reddine karar verildiği; karşı davaya konu sözleşmenin haksız feshi nedeniyle zarar ve yoksun kalınan kâr bedeli talebi yönünden, dava konusu ve iki tarafın da kabulünde bulunan sözleşmeye göre, "inşaata ruhsatın alınmasından itibaren başlanılacak olduğu" belirlenmesine rağmen davalı tarafa teslim yapıldığı 15/10/2015 tarihinden itibaren, davalı işe başlamış ve 21/12/2015 tarihine kadar işe devam ettiğini, yapı ruhsatının 27/04/2016 tarihinde alındığının anlaşıldığı, davalı taraf yapı ruhsatı alınmadığı halde sözleşmede kararlaştırılanın dışına çıkarak işe başlayıp 2 ayı aşkın süre boyunca işe devam etmiş ve bu süreçte yapılan masraflar ile müteahhitlik kârını davacı taraftan aldığı, davacı tarafa işi durdurma sebebi hakkında bilgi verildiğine, işe devam etme kararlılığında olunduğuna dair ihtarat yapıldığına ilişkin dosya kapsamına itibar edilebilir delil sunulmadığı gibi dinlenilen tanıklar Kadir Şahin ve Necati Burçak Aksoy'un beyanlarından, işi bırakanın davalı taraf olduğunun tespit edildiği, davacı tarafın sözleşmeyi feshettiği ve kusurlu olduğu yönündeki davalı beyanlarına itibar edilmediği gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde, taraflar arasında sözleşmenin kurulmadığını, bu sebeple davalı firmanın hazırladığı sözleşmenin sanki tarafların yaptığı sözleşme gibi uyuşmazlığın çözümünde dikkate alınmasının hatalı olduğunu, 05.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda hesaplanan 186.975,91 TL'nin davalı firmanın sunduğu 16.10.2015-21.12.2015 tarihlerini kapsayan hesap tablosu esas alınarak hesaplandığını ve mahkeme kararında da bu hesaplamanın dikkate alındığını, bu belgenin davacı tarafça kabul edilmediğini, malzeme fatura tarihleri ile inşaatın terk edilme tarihini, inşaatın fiziki durumu ve faturaların cinsinin karşılaştırılmadığını, inşaat malzemesinin dava konusu inşaat alanına getirilmesi değil, inşaatta kullanılmasının önem arz ettiğini, bilirkişinin, faturası sunulan veya inşaat alanına getirilen malzemenin hangi işte ne miktarda kullanıldığını tespit etmesi gerektiğini, davalı tarafın inşaatın tamamlama seviyesi ile ilgili delil sunamadığını, bilirkişilerin sunduğu hesap tablosuna yönlendirmeye zorlandığını, inşai faaliyet yaparak hakediş kazandığını ileri süren davalı tarafın bu iddiasını ispatlamadığını, davacı firmanın, davalı tarafın edimlerini yerine getirmekte geciktiğini, inşaatın durduğunu, akabinde inşaatı terk eden davalı firmanın çok sonra inşaat ruhsatını bahane ederek haklı çıkma gayretine girdiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davasının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalının 2015 yılı Ekim ayından itibaren inşaat alanında çalışmaya başladığını, iş devam ederken yapı ruhsatının davacı karşı davalı tarafından halen alınamaması ve bu konuda davacı-karşı davalının yeterli hassasiyeti göstermediğinin anlaşılması ve davacı-karşı davalıdan ödeme tahsil etmek konusunda sorun yaşaması üzerine 2015 Yılı Aralık ayı sonunda davalı tarafından işin ruhsat alınana kadar durdurulduğunu, davacının davalıdan yapı ruhsatı olmaksızın işe devam etmesinde ısrarcı olduğunu ancak kabul etmediklerini, taraflar arasında sözleşme ilişkisi halen devam etmekteyken davacı karşı davalının yapı ruhsatı aldığı ve hemen akabinde başka bir yüklenici ile anlaştığının haricen öğrenildiğini, dolayısıyla davacının taraflarlar arasında olan sözleşme ilişkisini eylemli olarak (fiilen) sonlandırdığını, davacının kusurlu olduğunu, davalının yüklenicinin zaten ruhsat alınmadan önceki bu aşamada davacı tarafından işi yapmaya zorlanamayacağı ve her ne kadar işe başlanmışsa da durdurması halinde ruhsat olmaksızın devam etmeye zorlanamayacağını, mahkeme kararının müspet zarar niteliğindeki kazanç kaybı (yoksun kalınan kar) talebine ilişkin karşı davanın reddine dair kararının kaldırılarak dosyanın bu hususta yeniden inceleme yapılması gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile imar mevzuatı gereği yapı ruhsatının alınması yükümlülüğü, sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise, tapu malikine ait olduğu, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığından, bu düzenlemenin aksi ileri sürülüp ispatlanamadığından, yapı ruhsatının davacı iş sahibince alınması gerektiği, yapı ruhsatı alma yükümlülüğü iş sahibine ait ise de yüklenicinin basiretli bir tacir gibi davranması ve eser sözleşmesindeki özen ve ihbar yükümlülüğü gereğince iş sahibinin bir an önce yapı ruhsatını alması, aksi halde yapı ruhsatı olmadan inşaata devam edemeyeceğini iş sahibine ihbar etmesi gerektiği, karşı davacı yüklenici yapı ruhsatının alınmasını iş sahibinden istediğini ile sürmekte ise de bunu yazılı bir delil ile ispatlayamadığı, bu durumda, özen ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeyen yüklenicinin sözleşmenin iş sahibi tarafından eylemli olarak feshinde kusurlu olduğunun kabulünün gerektiği, bu nedenle işin yapılmayan kısmı yönünden müspet zarar olan kâr kaybı talep edemeyeceği, iş sahibi tarafından yükleniciye yapıldığı ispatlanan ödemenin 204.000,00 TL olduğu, yüklenicinin alacağının ise bilirkişi raporuna göre 205.673,50 TL olduğu anlaşılmakla, yapılan ödemeler ve verilen senet bedellerinden daha fazla iş bedeli alacağı hesaplandığından mahkemece menfi tespit ve istirdat talebine ilişkin asıl davanın reddine karar verilmesi doğru olduğu, karşı davada ise, yüklenici sözleşmenin feshi nedeniyle kâr kaybı ve zarar talebinde haksız olduğu gibi, karşı davacı yüklenicinin iş bedeli alacağı bilirkişi raporunda 205.673,50 TL olarak belirlenmiş, ancak ıslahla 200.000,00 TL talep edilmiş olduğundan, mahkemece taleple bağlı kalınarak yüklenicinin açtığı karşı davanın reddine karar verilmesinin de yerinde olduğu gerekçesiyle incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas bakımından hukuka uygun olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl davada taraflar arasındaki sözlü eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve alacak, karşı dava ise sözleşmenin haksız feshinden kaynaklanan kar mahrumiyeti ve uğranılan zarar istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 6098 sayılı TBK 470-486 maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.1. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Davacı asıl davada, davalı yüklenici ile dava konusu tatil köyü D ve E blokları kaba inşaatının yapımı için sözlü olarak anlaştıklarını ancak davalının işi yarım bıraktığını, sonrasında dava dışı yüklenici ile işin devamı hususunda sözleşme imzaladığını beyan etmiş, davalı tarafından sunulan imzasız sözleşmeyi kabul etmemiş ve senetler nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitini şimdilik 1.000,00 TL alacağın tahsilini talep etmiştir. Davalı taraf ise cevap ve karşı davasında müvekkilinin tatil köyü inşaatının tamamının yapımını üstlendiğini belirterek iş sahibinin inşaat ruhsatını almadığını, iş sahibinin, yüklenici müvekkilini ruhsatsız inşaat yapımına zorladığını bu nedenle çalışmaların durdurulduğunu beyan etmiş ve ruhsat alındıktan hemen sonra sözleşmenin iş sahibi tarafından başka bir yüklenici ile anlaşılarak eylemli olarak fesih edildiğini belirterek mahrum kaldığı kar ve zararlar için şimdilik 1.000,00 TL tahsilini istemiş, ıslah dilekçesi ile alacağını 200.000,00 TL'ye çıkarmıştır.

İnşaat ruhsatı için belediyeden gelen yazıya göre 14.04.2016 tarihinde başvuru yapılmıştır, 27.04.2016 tarihinde ruhsat alınmıştır,

Mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporunda, inşaatın geldiği seviye itibariyle işe başka bir yüklenici tarafından devam edildiğinden davacı iş sahibi tarafından davalıya mail yoluyla gönderilen hesap tablosu üzerinden yüklenicinin alacağı hesaplanmıştır. Bu hesap tablosunda %10 müteaahit karı belirlenmiş, yüklenicinin yaptığı imalat ve masraflar toplamının 186.975,91 TL, bununla beraber toplam alacak 205.673,50 TL belirlenmiştir.

Bilirkişi raporu doğrultusunda mahkemece asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı taraf vekillerinin istinaf etmesi üzerine, istinaf mahkemesi taraf vekillerinin istinaf başvurularını ayrı ayrı reddetmiştir.

2.2.Davacı iş sahibi vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde; davacı iş sahibi, davalı ile sözlü eser sözleşmesi ilişkisini ve işin bir kısmının davalı yüklenici tarafından yapıldığını kabul etmiştir. Davalının çalıştığı kabul edilen 15/10/2015 ile 21/12/2015 tarihleri arasındaki döneme ilişkin, masrafların toplamı 186.975,91 TL olarak belirlenmiş müteahhit karı ile birlikte bu miktar 205.673,50 TL olarak hesaplanmış olup,asıl davanın reddedilmesinin yerinde olduğundan davacı iş sahibinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2.3.Davalı yüklenici vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde;yapı ruhsatı alma yükümlülüğü iş sahibine ait ise de yüklenicinin basiretli bir tacir gibi davranması ve eser sözleşmesindeki özen ve ihbar yükümlülüğü gereğince iş sahibinin bir an önce yapı ruhsatını alması, aksi halde yapı ruhsatı olmadan inşaata devam edemeyeceğini iş sahibine ihbar etmesi gerekmektedir. Karşı davacı yüklenici yapı ruhsatının alınmasını iş sahibinden istediğini ile sürmekte ise de bunu yazılı bir delil ile ispatlayamamıştır. Bu durumda, özen ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeyen yüklenicinin sözleşmenin iş sahibi tarafından eylemli olarak feshinde kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle yüklenici işin yapılmayan kısmı yönünden müspet zarar olan kâr kaybı talep edemez.

2.4.Mahkeme kararına esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamada da bir hata görülmediğinden tarafların temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12.09.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

AV. ARB. Seher ÇINGIL, LL.M.

Hakkımızda

Avukat Seher ÇINGIL, düzenli olarak mevzuat değişikliklerini takip ederek, güncel ve hukuki konularla ilgili yayınladığı eserlerle çalışmalarına devam etmektedir. Bu sayede müvekkillere sunulan hizmetin verimliliği artmakta ve dinamik bir iş disiplini ile en hızlı ve güvenilir hukuki hizmet sağlamaktadır.

İletişim

Konacık Mah. Kazım Karabekir Cad. No:24 D:A-3 Bodrum, Muğla