
ERKEĞİN SÜREKLİLİK ARZ EDECEK EVLE İLGİLİ TÜM SORUMLULUKLARI KADININ ÜZERİNE BIRAKMASI BOŞANMA NEDENİDİR
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, E. 2023/6333 K. 2024/2751 T. 22.04.2024
“… erkeğin ise süreklilik arz edecek şekilde evlilikten doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği, evle ilgili tüm sorumlulukları kadının üzerine bıraktığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda, davacı-davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü…”
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulüne, boşanma ve ferilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1994 yılında evlendiklerini, 2 çocuklarının bulunduğunu, tarafların karakter uyuşmazlığı yaşadıklarını, davalının eşinin yaptığı her şeye kusur bulduğunu, davalının tutumları evlilik hayatı boyunca cinsel yaşantılarına da sorun olarak yansıdığını, tarafların arasında şiddetli geçimsizliğin olduğunu beyanla tarafların boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocuğun velâyetinin müvekkile verilmesini, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ödenmesini, ayrıca bu nafakanın tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına ve enflasyona göre her yıl artırılmasını, konutun eşyaları ile birlikte müvekkiline tahsis edilmesini, talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; ortak konutta ev işlerinde yardım etmediğini, görücü usulü ile evlendiklerini, cinsel birlikteliği ile hastalığa yakalandığını, çocukların eğitim öğrenim masraflarına ortak evin giderlerine dahi davalının dokunmadığını, çocukların bütün masrafları ile ilgilendiğini, davacı karşı davalının davaya cevap ve karış dava nedenlerini öğrendiği tarihten itibaren müvekkile ve ortak çocuklara fiziki şiddet uygulamasının muhtemel olması sebebiyle 6284 sayılı yasanın ilgili maddeleri gereğince ortak konuttan ve müvekkilin iş yerinden uzaklaştırılmasına karar verilmesini, karşı davalarının kabulü ile boşanmaya karar verilmesini, çocuğun velâyetinin anneye verilmesini, ortak çocuk için aylık 2.000,00 TL nafakaya hükmedilmesini, müvekkil yararına 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı karşı davacı kadının annesinin rahatsızlık yaşadığı dönemde evini ihmal edecek düzeyde evine geç geldiği; davacı karşı davalı kocanın ise eve dair sorumlulukları üstlenmeyerek evin rutin işlerini dahi davalı karşı davacı kadın üzerine bıraktığı, gerçekleşen bu vakıalar karşısında evlilik birliğinin devamının eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yönelik tarafların eşit kusurlu olduğu kanaatine varılmakla her iki yanın boşanma talepli davasının ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukları davalı-karşı davacı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 550,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar davacı karşı davalıdan alınarak velâyeten davalı karşı davacıya verilmesine, karar kesinleştiğinde aynı miktarda iştirak nafakası olarak devamına, her ne kadar davacı karşı davalı yanca son olarak fiilen birlikte oturulan konutun kendisine tahsisi talep edilmiş ise de; tarafların son olarak fiili ayrılık öncesi birlikte oturdukları konutta davalı karşı davacı kadının ve tarafların ortak çocukları ile birlikte yaşadığı, çocuğun kurulu düzeninin bu konutta devam ettiği ve çocuğun velâyetinin de davalı karşı davacı anne yanında düzenlenmiş olduğu, söz konusu konutun davacı karşı davalı adına kayıtlı olmasının alınacak tedbirler bakımından değerlendirme yapılırken bu aşamada davacı karşı davalı adına tahsisi zorunlu kılmadığı anlaşılmakla, davacı karşı davalı yanın ortak konutun kendisine tahsis edilmesi talebinin reddine, davanın devamı süresince (karar kesinleşene kadar) resen alınabilecek tedbirlerden olan barınma tedbirine dair; hüküm kesinleşinceye kadar tarafların son olarak birlikte oturduğu bağımsız bölüm 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'unun (4721 sayılı kanun)169 uncu maddesi uyarınca davalı karşı davacı kadına tahsisine, taraflar boşanmada eşit kusurlu olduklarından tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kadının boşanma davasının kabulü ve tazminat taleplerinin reddi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı- karşı davacı kadın istinaf dilekçesinde özetle;kusur belirlemesi, erkeğin boşanma davasının kabulü, tazminat taleplerinin reddi ve iştirak nafakasının miktarı yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ilk derece mahkemesi kararlarında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davaların esası ile ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içerisine toplandığı, kanun olayda uygulanmasında hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararların usul ve esas yönünden hukuka uygun, kusur belirlemesinin doğru olduğu, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, çocuğun yaşı, ihtiyaçları, alınan sosyal inceleme raporu ile günün ekonomik şartlarına göre ilk derece mahkemesince çocuk yararına taktir edilen nafaka(tedbir- iştirak), miktarları, velâyet, karşılıklı boşanma davalarının kabulü ile boşanmanın eki niteliğindeki maddî-manevî tazminat taleplerinin reddi ve ortak konutun tedbiren kadına tahsisi kararının da usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili özetle; kararın, kusur belirlemesi, kadının boşanma davasının kabulü ve tazminat taleplerinin reddi yönlerinden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı -karşı davacı kadın vekili özetle; kararın, kusur belirlemesi, erkeğin boşanma davasının kabulü, tazminat taleplerinin reddi ve iştirak nafakasının miktarı yönlerinden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davalarında boşanmaya neden olan olaylarda taraflara yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesine bağlı olarak her iki davanın kabulünün isabetli olup olmadığı, taraflar yararına tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası koşul ve miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanunun 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 182 inci, 327 nci, 328 nci, 330 uncu maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. İlk Derece Mahkemesince, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda annesinin rahatsızlık yaşadığı dönemde evini ihmal edecek düzeyde evine geç gelen kadın ile eve dair sorumlulukları üstlenmeyerek evin rutin işlerini dahi kadının üzerine bırakan erkeğin eşit derecede kusurlu oldukları kabul edilerek asıl ve karşı davanın ayrı ayrı kabulü ile boşanma ve ferilerine hükmedilmiş ve karara karşı tarafların istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiş ise de yapılan yargılama, toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanlarından; davalı -davacı kadının annesinin rahatsızlığı esnasında onunla ilgilenmek zorunda kaldığı ve bu nedenle eve geç geldiği, ancak bu yüzden evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini ihmal ettiğinin ispatlanamadığı, bu nedenle bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, kadının dosya kapsamından ispatlanan başka bir kusurunun da bulunmadığı, buna karşılık davacı -davalı erkeğin ise süreklilik arz edecek şekilde evlilikten doğan yükümlülüklerini yerine getirmediği, evle ilgili tüm sorumlulukları kadının üzerine bıraktığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda, davacı-davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü ile davacı -davalı erkeğin davasının reddine karar verilecek yerde yanılgılı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3. Yukarıdaki (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı -davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, boşanmakla mevcut ve beklenen menfaatlerinin zarar göreceği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitireceği anlaşılmıştır. O hâlde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davalı -davacı kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca uygun miktarda maddî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde isteğin reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre velayeti anneye verilen ortak çocuk yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanunun " hakkaniyet ilkesi" ile ilgili dördüncü maddesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, kadının reddedilen maddî tazminat talebi ile iştirak nafakasının miktarı yönünden kadın yararına ortadan KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, kadının reddedilen maddî tazminat talebi ile iştirak nafakasının miktarı yönünden kadın yararına BOZULMASINA,
3. Davacı -davalı erkek vekilinin tüm, davalı -davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'e iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.