
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ MESLEK KURALLARI’NIN M. 39: "İŞ SAHİBİ ANLAŞMAYI YAPTIĞI AVUKATTAN SONRA İKİNCİ BİR AVUKATA DA VEKALET VERMEK İSTERSE, İKİNCİ AVUKAT İŞİ KABUL ETMEDEN ÖNCE, İLK VEKALET VERİLEN AVUKATA YAZIYLA BİLGİ VERMELİDİR." HÜKMÜNÜN İPTALİNE K
“Şikayetçi avukat tarafından takip edilen dava dosyalarına yazılı bildirimde bulunmadan vekaletname sunduğu ve duruşmalara katıldığı gerekçesiyle davacı avukata uyarma cezası verilmiş ve bu karar da Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu'nun dava konusu kararı ile onanmış ise de; uyarma cezasının tesisinde dayanak alınan Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. maddesi üst hukuk normlarına aykırı bulunarak iptal edildiğinden, davacı hakkında tesis edilen uyarma cezasına ilişkin dava konusu işlemlerde de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince duruşma için taraflara önceden bildirilen 27.04.2022 tarihinde, davacı vekili Av. ......................"e davalı İstanbul Barosu Başkanlığı vekilinin gelmediği, diğer davalı Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı vekili ......................geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Gelen tarafa usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra gelen tarafa son kez söz verilip, duruşma tamamlanmış ve Dairemizin 27/04/2022 tarih E:2018/3442, K:2022/3149 sayılı kararıyla dava konusu işlem iptal edilmiş ise de temyiz edilen söz konusu kararın Danıştay İdari Dava Dairelerince bozulması üzerine işin esası yeniden incelendi:
MADDİ OLAY:
Av. ...................... ve Av. ......................tarafından takip edilen dava dosyalarına Av. ......................tarafından Av. ......................’a bildirimde bulunmadan vekaletname sunulduğunun şikayetçi avukat tarafından duruşma tutanakları ile vekalet harç makbuzları da eklenerek 04.06.2015 tarihli dilekçe ile İstanbul Barosu Başkanlığına bildirilmesi üzerine başlatılan disiplin soruşturmasında, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu'nun 24.03.2016 tarih ve 2016/651 sayılı kararı ile şikayet edilen avukatlardan sadece Av. ......................'ın duruşmalara girdiği ve işlemler yaptığı, diğer avukatların ise hiçbir işlem yapmadığı ve duruşmalara katılmadığı dikkate alınarak Av. ...................... ve Av. ...................... açılmasına yer olmadığı kararı verilmiş, davacı Avukat hakkında disiplin kovuşturması hakkında ise disiplin kovuşturması açılmıştır. Davacı savunmasında, müvekkillerinin daha önceden açılmış olan davaları takip eden avukatla vekalet ilişkisini sonlandırdıklarını beyan etmeleri üzerine dosyaların takipsiz kalması ve düşmesini engellemek, hukuken yapılması gereken işlemlerin bir an önce yapılmasını sağlamak amacıyla dava dosyalarına vekaletname sunduğunu beyan etmiş, bu hususta davacının savunmasını doğrular nitelikte müvekkillerinin Didim 1. Noterliğinin 04854 yevmiye numaralı 13.06.2017 tarihli beyanlarını da dosyaya sunmuştur. Öte yandan davacının talebi üzerine baro disiplin kurulunca yapılan duruşmada, davacı, meslektaşının muvafakatinin bulunmadığını duruşma sırasında öğrendiğini, müştekinin vekalet ücreti konusunda müvekkillerine yönelttiği herhangi bir icra takibi veya davanın bulunmadığını beyan ettiği görülmüştür.
İstanbul Barosu Disiplin Kurulu'nun 19,06.2017 tarih ve E:2016/D.330, K;2017/326 sayılı kararı ile TBB Meslek Kuralları'nın 39. maddesi gereği ikinci avukatın işi kabul etmeden önce ilk vekalet verilen avukata yazı ile bilgi vermesi gerektiği, burada bildirim yükümlülüğünde bulunması gereken kişinin müvekkili değil kendisi olduğu, müvekkilinin ilk avukatla vekalet ilişkisini sonlandırdığına dair beyanının ise bu yükümlülüğü ortadan kaldırmayacağı gerekçesiyle davacının sicil durumu da gözetilerek uyarma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, bu karara yapılan itiraz üzerine Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu'nun 16/02/2018 tarih ve E:2017/932, K:2018/169 sayılı kararı ile davacının itirazı reddedilerek Baro Disiplin Kurulu kararının onanması üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
HUKUKİ SÜREÇ :
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 110. maddesinin birinci fıkrasının 16. bendinde, uyulması zorunlu meslek kurallarını tespit ve tavsiye etmek. Birliğin görevleri arasında sayılmış, aynı Kanunun 117. maddesinde ise uyulması zorunlu meslek kurallarını tespit etmek görevi Birlik Genel Kuruluna verilmiştir.
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları, Genel Kurallar, Yargı Organlarıyla ve Adli Mercilerle İlişkiler, Meslektaşlar Arası Dayanışma ve İlişkiler, iş Sahipleriyle İlişkiler, Avukatların Barolarla ve TBB ile İlişkileri, Yürürlük ve Uygulama Alanı olmak üzere 6 başlıkta ve toplamda 50 madde halinde belirlenerek Türkiye Barolar Birliği’nin 8-9 Ocak 1971 tarihli 4. Genel Kurulu’nda kabul edilmiş ve 26 Ocak 1971 tarihli Türkiye Barolar Birliği Bülteni’nde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Dairemizin 27.04.2022 tarih ve E:2018/3442 K:2022/3149 sayılı dava konusu işlemlerin iptaline ilişkin kararına karşı davalı idarelerce yapılan temyiz başvurusu sonucu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 05.04.2023 tarih ve E:2022/2791 K:2023/652 sayılı kararı ile davanın sonucundan, davacıyı şikayet eden Av. ...................... 'ın etkilenecek olması nedeniyle, işbu davanın adı geçen şahsa ihbarı gerektiği, Danıştay Sekizinci Dairesince davanın Av. ......................"a ihbarı yapıldıktan sonra bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, bozma kararı üzerine Dairemizin 30.01.2024 tarih ve E:2023/5706 sayılı ara kararı ile davanın Av. ...................... 'a ihbarına karar verilerek davaya katılması için ilgiliye on beş gün süre verildiği, bunun üzerine ilgilinin 18.04.2024 tarihli beyan dilekçesi sunduğu, davaya katılma talebinde bulunmadığı görüldüğünden uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
İNCELEME VE GEREKÇE: İlgili Mevzuat: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 135. maddesinde, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; "belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleridir." şeklinde tanımlanmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "Avukatlığın mahiyeti" başlıklı 1. maddesinde, Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir. (Değişik 2. fıkra; 02.05.2001 - 4667 S.Kanun/Madde 1) Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder."; "Avukatlığın amacı" başlıklı 2. maddesinde, "Avukatlığın amacı; hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır. Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder. {...)"; "Avukatın Hak ve Ödevleri" başlıklı altıncı kısımda yer alan 34. maddesinde, "Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler."; "İşin reddi zorunluluğu" başlıklı 38. maddesinde, "Avukat; (...) f) Görmesi istenilen iş, Türkiye Barolar Birliği tarafından tespit edilen mesleki dayanışma ve düzen gereklerine uygun değilse, teklifi reddetmek zorunluğundadır. Bu zorunluluk, avukatların ortaklarını ve yanlarında çalıştırdıkları avukatları da kapsar."; "Baroların kuruluş ve nitelikleri" başlıklı 76. maddesinin birinci fıkrasında, "Barolar; avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır."; "Disiplin Cezalarının uygulanacağı haller" başlıklı 134. maddesinde, "Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu Kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır."; "Disiplin cezalan" başlıklı 135. maddesinin birinci fıkrasının 1. bendinde, "Uyarma; avukatın mesleğinin icrasında daha dikkatli davranması gerektiğinin kendisine bildirilmesidir,"; "Cezaların uygulanma şekli" başlıklı 136. maddesinin birinci fıkrasında, "Bu kanunun avukatların hak ve ödevleri ile ilgili altıncı kısmında yazılı esaslara uymayanlar hakkında ilk defasında en az kınama, tekrarında, davranışın ağırlığına göre, para veya işten çıkarma cezası ve 5 inci maddenin (a) bendinde yazılı bir suçtan kesin olarak hüküm giyme halinde meslekten çıkarma cezası uygulanır."; "Disiplin kurulu kararına karşı itiraz" başlıklı 157. maddesinin yedinci fıkrasında, "Birlik Disiplin Kurulunun, itiraz üzerine verdiği kararlar Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren iki ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya karar onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı kararları bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu kararlar, Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir. Şu kadar ki, uyarma, kınama ve para cezasına ilişkin kararlar kesin olup, Bakanlığın onayına tabi değildir."; "Delillerin serbestçe takdiri, ceza vermenin amacı ve cezadan mahsup" başlıklı 158. maddesinin birinci fıkrasında, "Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu ve barolar disiplin kurulları, gösterilen delilleri, soruşturma ve duruşmadan serbestçe takdir ederler."; aynı maddenin ikinci fıkrasında, "Bu kurullar disiplin cezalarının verilmesinde; avukatlık onurunu, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarını ve itibarını korumak, mesleğin amaç ve gereklerine ve adalete uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak ilkelerini göz önünde tutarlar."; "İş sahibinin işi başka bir avukata vermesi" başlıklı 172. maddesinde ise, "İş sahibi, ilk anlaşmayı yaptığı avukatının yazılı muvafakati ile, başka avukatları da işin kovuşturma ve savunmasına katabilir. İş sahibi, ilk avukatın muvafakatim kendisine tevdi veya tebliğ edilecek bir yazı ile en az bir haftalık süre vererek talep eder. Avukat bu süre içinde cevap vermemişse muvafakat etmiş sayılır. İlk avukatın muvafakat etmemesi halinde, vekalet akdi kendiliğinden sona erer. İş sahibi, muvafakat etmiyen avukata ücretin tamamını ödemekle yükümlüdür. İlk avukatın muvafakati ile işin başka avukatlar tarafından da takibi halinde iş sahibi, ilk avukatın ücretinden kısıntı yapamaz, Bu halde avukatların müvekkile karşı sorumluluğu konusunda 171 inci maddenin üçüncü fıkrası hükmü uygulanır." hükümlerine yer verilmiştir.
Dava Konusu Meslek Kuralının İncelenmesi:
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları'nın 39. maddesinde, "İş sahibi anlaşmayı yaptığı avukattan sonra ikinci bir avukata da vekalet vermek isterse, ikinci avukat işi kabul etmeden önce, ilk vekalet verilen avukata yazıyla bilgi vermelidir." kuralına yer verilmiştir. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 172. maddesinde ise, iş sahibinin vekalet verdiği avukattan başka bir avukatı daha işe dahil etmek istemesi halinde bu hususun ilk vekalet verilmiş avukata bildirilmesi yükümlülüğünün iş sahibi için öngörüldüğü, ilk avukatın bu duruma muvafakat etmemesi halinde ise taraflar arasındaki güven ilişkisi zedeleneceğinden ilk avukatın bu yöndeki irade beyanına vekalet akdinin kendiliğinden sona ermesi hukuki sonucu bağlanarak yapılacak iş veya hukuki yardım karşılığında taraflarca başlangıçta kararlaştırılan avukatlık ücretinin ödenmesi yükümlülüğünün de iş sahibine yüklendiği anlaşılmaktadır. Böylelikle ilk avukat, tıpkı iş sahibi tarafından haksız olarak azledilen avukatın hak edeceği vekalet ücretine hak kazanmış olacaktır. Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu kararları incelendiğinde, dava konusu meslek kuralının, ilk avukatın müvekkilini temsilen baktığı dava veya takip yahut hukuki yardım için göstermiş olduğu çaba ve emeğin karşılığında hak ettiği vekalet ücretinin korunmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Nitekim Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu'nun 05.04.2014 tarih ve E:2014/56 K:2014/234 sayılı kararında da bu durum, tamamen infaz edilen ve hiçbir emek harcanmayan dosyada şikayetçi avukatın alması gereken ücretin tahsil edilmesi şeklinde ortaya çıkan ikinci avukatın eyleminin meslektaşının emeğine saygısızlık ve ilk avukatın emeğinden haksız kazanç sağlanması şeklinde değerlendirildiği görülmektedir. Buna karşın Avukatlık Kanununda yer alan düzenleme gereği, iş sahibi tarafından ilk avukattan muvafakat istenmesi ile birlikte ilk avukat zaten durumdan haberdar olmakta, muvafakat verilmemesi halinde de vekalet ücretine hak kazanmaktadır. Bu durumda, dava konusu meslek kuralı ile iş sahiplerinin ilk avukattan muvafakat alma yükümlülüğüne uymadığı haller için ikinci avukata yazılı bildirim yükümlülüğü getirildiği anlaşılmakta ise de; Kanunda öngörülmemiş olan bir yükümlülüğe riayet edilmemesi nedeniyle ikinci avukatın cezalandırılması yoluna gidilmesi sebebiyle cezaların yasallığı ilkesine de aykırılık oluşturan dava konusu meslek kuralında üst hukuk normlarına ve hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Öte yandan dava konusu meslek kuralının, TBB Meslek Kuralları'nın "İş sahipleri ile ilişkiler" başlığı altında düzenlenmesi, "Meslektaşlar arası dayanışma ve ilişkiler" başlığı altında düzenlenmemiş olması nedeniyle de avukatların birbirleriyle ilişkileri açısından bir ilke belirlenmesi amacına yönelik olmadığı da açıktır. Davacının "uyarma cezası" ile cezalandırılmasına ilişkin İstanbul Barosu Disiplin Kurulu'nun 19/06/2017 tarih ve E:2016/D.330, K:2017/326 sayılı kararı ile bu kararın onanmasına dair Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu'nun 16/02/2018 tarih ve E:2017/932, K:2018/169 sayılı kararının incelenmesi: Şikayetçi avukat tarafından takip edilen dava dosyalarına yazılı bildirimde bulunmadan vekaletname sunduğu ve duruşmalara katıldığı gerekçesiyle davacı avukata uyarma cezası verilmiş ve bu karar da Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu'nun dava konusu kararı ile onanmış ise de; uyarma cezasının tesisinde dayanak alınan Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. maddesi üst hukuk normlarına aykırı bulunarak iptal edildiğinden, davacı hakkında tesis edilen uyarma cezasına ilişkin dava konusu işlemlerde de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
- Dava konusuTürkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları’nın 39. maddesinin İPTALİNE,
- Davacının "uyarma cezası" ile cezalandırılmasına ilişkin İstanbul Barosu Disiplin Kurulu'nun 19/06/2017 tarih ve E:2016/D.330, K:2017/326 sayılı kararı ile bu kararın onanmasına dair Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu'nun 16/02/2018 tarih ve E;2017/932, K:2018/169 sayılı kararının İPTALİNE,
- Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam 361,20 TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, davalı idarelerce temyiz aşamasında yapılan yargılama giderlerinin davalı idarelerin üzerinde bırakılmasına,
- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 34.200,00 TL vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
- Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
- Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 02/05/2024 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.